TÜRKİYE’DE AVUKATLAR VE MESLEKİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ

TÜRKİYE’DE AVUKATLAR VE MESLEKİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ

 

Avukat, Avukatlık Kanunundaki belli şartları taşıyan, serbest olarak ya da bir kuruma bağlı olarak mesleğini icra eden kişidir. Türkçe sözlükte avukat, hak, hukuk ve yasa işlerinde isteyenlere yol gösteren, mahkemeler, devlet örgütleri ya da özel kuruluşlar önünde başkalarının hakkını savunmayı meslek edinmiş olan ve bunun için yasaların gerektirdiği koşulları taşıyan kimse olarak tanımlanmıştır. Avukatlık Kanunu’nun 1. Maddesine göre, “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.” Avukat kelimesi dilimize Fransızca yahut İtalyancadan geçmiştir. Kelimenin asıl kökeni Latincedir (advocatus). Latincede advocare fiili yardıma çağırmak anlamına gelir.

Avukatlığın amacına kanunda, hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder, şeklinde yer verilmiştir.

Avukatlık mesleğini icra edebilmek için Avukatlık Kanunu’nda belirlenen bazı şartların varlığı gerekir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatlık Mesleğine Kabul başlığı alında Avukatlığa Kabul Şartları olarak madde 3’te,

Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için:

  1. a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
  2. b) Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya yabancı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak,
  3. c) Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak,
  4. e) Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgahı bulunmak,
  5. f) Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir” olarak sayılmıştır.

Avukatlığa kabulde engel olan hususlara gelecek olursak, Avukatlık Kanunu’nun 5. Maddesinde bu haller ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Buna göre,

“Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur:

a)Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,

  1. b) Kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hâkim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak,
  2. d) Avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşmak,
  3. e) Mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak,
  4. f) İflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak (Taksiratlı ve hileli müflisler itibarları iade edilmiş olsa dahi kabul olunmazlar),
  5. g) Hakkında aciz vesikası verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak,
  6. h) Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmak.

Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kızartıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.

Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan dolayı hakkında kamu davası açılmış olması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.

(4) Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır.”

Avukatlık Kanunu’ndaki avukatlık mesleğini icra etmeye engel olan hususlar olmadığı takdirde ve ilgili kanundaki şartlar sağlandığında 4 yıllık hukuk fakültesinden mezun olup ilk altı ayı mahkemelerde ve kalan altı ayı da en az beş yıl kıdemi olan avukat yanında yapılan staj sonucunda avukatlık mesleğine kabul edilen adaya, ilgili baro tarafından bir ruhsatname verilir. Aday böylece avukatlığa kabul edildikten sonra Avukat unvanını kullanma hakkını kazanır.

Avukatların mesleklerini icra ederken belli hak ve yükümlülükleri vardır. Avukatlar, genel olarak Avukatlık Kanunu’nun 34. Maddesine göre, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.

Avukatlar, müvekkillerinden aldıkları işi, vekalet sözleşmesi çerçevesinde yasalara uygun olarak yürütüp müvekkillerin menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Yine ilgili kanuna göre, avukat, hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını, sağlamalıdır. Avukat, mesleğinden dolayı bazı haklara sahip olduğu gibi mesleğinin gerektirdiği yükümlülükleri de gözetmelidir.

Avukatların mesleki yükümlülükleri 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun altıncı kısmında “Avukatın Hak ve Ödevleri” başlığı altında düzenlemiştir.

Avukatların Yükümlülükleri

1-Özen Yükümlülüğü

Avukatlık Kanunu’na göre, Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler. Aynı zamanda Türk Borçlar Kanunu’nun 506. Maddesine göre, “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.” Avukatlar, özen yükümlülüğüne aykırı davranması halinde oluşan zararı tazmin etmek zorunda kalacaktır. Ayrıca avukatların, bu yükümlülüğe aykırı davranmasıyla cezai sorumluluğu, hukuki sorumluluğu ve disiplin sorumluluğu doğabilir. Ayrıca avukatın özen borcuna aykırı davranması, kimi zaman görevi kötüye kullanma suçunu da teşkil edebilir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi de bir kararında avukatın özen yükümlülüğünün önemini gözler önüne sermiştir. İlgili kararda, “müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” Şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanunu’nun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır.” (Yargıtay 13. HD, 2011/6338 E. 2012/884 K.)

Avukatın özen yükümlülüğünde kapsamında, avukat, mesleğinin icra ederken ilgili kuralları bilmek ve bu alanda yapılan değişiklikleri de takip etmek zorundadır. Bilgisiz olması, deneyim eksikliği gibi durumlar özen yükümlülüğünün ihlalidir.

2-Aydınlatma Yükümlülüğü

Avukat, müvekkili açılacak davanın riskleri ve avantajlı yönleri hakkında objektif bir biçimde aydınlatmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük de daha önce sunduğumuz Avukatlık Kanunu madde 34’e dayandırılabilir.

3-Sır Saklama Yükümlülüğü

Avukatlık Kanunu’nun 36. Maddesine göre, “Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir”

Avukatların sır saklama yükümlülüğü ile ilgili bir Yargıtay kararında şu şekilde bahsedilmiştir, “Avukat ile müvekkili arasındaki sözleşme ilişkisinin temeli güven ve sadakat ilkelerine dayanmaktadır. Müvekkilin; her durumda avukatına güven­mesi, sırrını saklayacağından emin olması gerekir. Bu nedenle Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde, avukatların görevlerini “bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmakla” yükümlü oldukları ifade edilmiş ve Yasa’nın 36. maddesinde de görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açıklamaları yasaklanarak sır saklama yükümlülükleri öngörülmüştür. Avukatın, müvekkilinin sırrını saklama yükümlülüğü üçüncü kişiler ya­nında mahkemelere, savcılıklara ve idari birimlere karşı da geçerlidir. Avukatlık meslek sırrı, avukatın mesleğini icra ederken öğrendiği, herkes tarafından bilinmeyen, açıklanması halinde vekil edenin maddi ya da manevi zarara uğ­rayacağı, üçüncü kişilerden gizlenen özel yaşama dair bilgilerdir. Avukatın mesleği ile bağlantılı olarak öğrendiği, vekil edene ait özel ilişkileri, sağlık bilgileri, mali durumu, kişisel bilgileri gibi gerektiğinde bulunduğu yer ya da adresi de sır kapsamına dahildir.” (Yargıtay 4. CD 2009/19013 E. 2011/21017 K.)

4-Çekişmeli Hakları Edinmeme Yükümlülüğü

Avukat el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak, işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer. Birinci fıkra hükmü, avukatın ortaklarını ve yanında çalıştırdığı avukatları da kapsar. (Avukatlık Kanunu Madde 47)

5-Reklam Yasağı

Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır. (Avukatlık Kanunu Madde 55) Ayrıca Avukatın reklam yapması yasağı, avukatlık mesleğinin ticarileştirilmesini engelleyici bir rol oynar.

TBB Disiplin Kurulu ilgili kararında, “Avukatlık Kanunu’nun 55. maddesine göre; Avukatların basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır. TBB Reklam Yasağı Yönetmeliği’nin 6. maddesine göre de: Avukatların kartvizitlerinde emekli yargıç ve benzeri sıfatları kullanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Şikayetli avukat kartvizitinde “Emekli Yüksek Hâkim” sıfatını kullanması, yukarıda bildirildiği gibi Avukatlık Kanunu’nun 55, TBB. Reklam Yönetmeliği’nin 6. ve TBB. Meslek Kurallarının 7/b maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğundan, eylem disiplin suçunu oluşturmaktadır.” (06.06.2003T. E.2003/59 K.2003/164)

6-Aracı Kullanmama Yükümlülüğü

Avukatlık Kanunu’nun 48. Maddesine göre, “Avukat veya iş sahibi tarafından vadolunan veya verilen bir ücret yahut da herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık edenler ve aracı kullanan avukatlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu eylemi yapanlar memur iseler, verilecek hapis cezası bir yıldan aşağı olamaz.”

Ayrıca avukata iş bulma ve getirme konusunda yapılan sözleşmeler de geçersizdir. Yargıtay’ın 28.3.1991 tarih ve 8889/3654 sayılı kararında dava takipçisine kamulaştırma davalarının getirilmesine ilişkin sözleşmenin geçersizliğine hükmedilmiştir.

7-İşi Ret Yükümlülüğü

Avukatlık Kanunu’nun 38. Maddesine göre,

“Avukat;

  1. a) Kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa,
  2. b) Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa,
  3. c) Evvelce hâkim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa,
  4. d) Kendisinin düzenlediği bir senet veya sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa,
  5. f) Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse,

Teklifi reddetmek zorunluğundadır.”

Avukat, sunulan 38. maddede sayılan durumların varlığı halinde işi mutlaka reddetmek zorundadır.

8-Büro Edinme Yükümlülüğü

Avukatlık Kanunu’na göre, her avukat, levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır. Bir avukatın birden fazla büro edinmesi yasak olduğu gibi, birlikte çalışan avukatların ayrı büro edinmeleri de yasaktır. Bürosunu değiştiren avukatın, yeni adresini bir hafta içinde baroya bildirmesi gerekmektedir. Ayrıca avukatlar, baroda yazılı olan bürolarından başka yerlerde, mahkeme salonunda veya adalet binasının başka bir yerinde iş sahipleri ile hukuki danışmada bulunmaktan ve iş kabul etmekten yasaklıdırlar.

9-Defter Tutma ve Saklama Yükümlülüğü

Avukat, kendisine tevdi olunan evrakı, vekaletin sona ermesinden itibaren üç yıl süre ile saklamakla yükümlüdür. Şu kadar ki, evrakın geri alınması müvekkile yazı ile bildirilmiş olduğu hallerde saklama yükümlülüğü, bildirme tarihinden itibaren üç ayın sonunda sona erer. (AK Madde 39) Ayrıca avukat, üzerine aldığı her iş yahut yazılı mütalaasına baş vurulan her husus hakkında düzenli dosya tutmak zorundadır. Avukat, kendisine teslim edilen her türlü evrağı en iyi şekilde korumak zorundadır.

KAYNAKÇA

1- http://www.nejataday.av.tr/makaleler/Avukatin.Mesleki.Yukumlulukleri.pdf

2- https://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/makaleler/birikimlerI/76.pdf

3- https://hukukbook.com/avukatin-hak-ve-yukumlulukleri/

4- https://karararama.yargitay.gov.tr

5-Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları

6-İlgili Kanunlar