İŞ HUKUKUNDA ZORUNLU ARABULUCULUK VE TARAFLARA POZİTİF YANSIMALARI

İŞ HUKUKUNDA ZORUNLU ARABULUCULUK VE TARAFLARA
POZİTİF YANSIMALARI

Bir hukuksal sürecin tarafları arasında bir anlaşmazlık ortaya çıktığında başvurulacak
ilk ve asıl yol mahkemelere müracaat ederek söz konusu anlaşmazlığın yargısal
süreçler içerisinde çözümlenmesidir.
Bir özel hukuk konusu uyuşmazlığı, yargı yoluyla çözülebileceği gibi alternatif
uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile dostane bir şekilde çözülebilecektir. Özellikle yargının
artan iş yükü sebebiyle mahkemelerde görülen davaların yıllarca sürmesi, taraflar
arasındaki uyuşmazlıkların çözülmesinin uzun süre belirsiz kalması, bu
uyuşmazlıkların çözümü için alternatif çözüm yolları arayışına sebep olmuştur.
Bunlardan biri de tarafların kendi seçtikleri uzman bir arabulucunun gözetim ve
denetiminde dostane tavırla uyuşmazlığı yargı önüne taşımadan çözebilmelerini
sağlayan arabuluculuk yoludur.
Arabuluculuk, özel bir hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, kendi iradeleriyle
objektif, tarafsız ve bu konuda eğitim almış uzman bir üçüncü kişinin öncülüğünde ve
hakemliğinde, başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuğa
başvurulmasındaki amaç, söz konusu uyuşmazlığın mahkemeye gerek kalmaksızın
taraflar arasında hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini sağlamaktır.
Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda
“Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla
tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini
kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını
gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm
önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü
kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak
tanımlanmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre arabuluculuğun
temel ilkeleri gizlilik, iradi olma ve eşitlik olarak 3. Ve 4. Maddelerde değinilmiştir. Bu
maddeler,
“Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu
süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Taraflar gerek arabulucuya başvururken
gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler (6325/md.3).”
“Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde
kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları
gizli tutmakla yükümlüdür. Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar ve görüşmelere katılan
diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar (6325/md.4).”
Yukarıda bahsedilen temel ilkelerin söz konusu uyuşmazlığın taraflarına etkisi
büyüktür. Bahsedilen gizlilik ilkesi, tarafların arabuluculuk yolunu tercih etmelerinin en
önemli nedenlerindendir. Bu yöntem tarafların gizliliğinin korunmasında önemli bir
avantaja sahiptir.
Bir diğer ilke olan iradi olma ve eşitlik ilkesi ise zorlama olmadan ve eşit şartlar altında
hukuki sürecin devam ettirilmesinden ötürü taraflar açısından tercih edilme sebebi
olarak görülmektedir.
Arabuluculuk ile taraflar arasındaki uyuşmazlıkların yargı sürecine göre daha makul
bir sürede, daha düşük giderlerle ve temel ilke olan gizli kalarak çözümlenmesi
sağlanmakta, bu sebeple daha önce de bahsettiğimiz gibi yargının iş yükü de
azalmaktadır. Arabuluculukta, yargı sürecine göre daha çok taraf menfaatleri esas
alınmaktadır.
Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır:
Zorunlu Arabuluculuk, Belirli uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce
arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Yani arabuluculuk, belli uyuşmazlıklar açısından
dava şartıdır. Bu sebeple bu uyuşmazlıklarda arabulucuya gitmeden açılmış olan dava,
dava şartı yokluğu ile reddedilir. Örneğin, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununa göre,
“Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve
tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava
şartıdır. (m.3)”
İhtiyari Arabuluculuk, Tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde
uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih
etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla
ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
Genel hatlarıyla arabuluculuk kavramına değindiğimize göre şimdiki inceleyeceğimiz
konu iş hukukunda zorunlu arabuluculuk olacaktır.
Türk Hukukunda ihtiyari olarak düzenlenen arabuluculuk, 25 Ekim 2017 tarihinde
Resmî Gazete’de yayınlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’yla birlikte işçiişveren uyuşmazlıklarında dava şartı olarak getirilmiştir.
01 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren olan dava şartı olan arabuluculuk, bireysel
veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade
talebiyle açılan dava öncesinde uzlaşma yoluna gidilmesi anlamına gelmektedir.
İhtiyari olan arabuluculuk sistemi, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda dava şartı
olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin temel sebebi mahkemelerin iş yükünü
azaltma amacı taşımasıdır. Bunun yanında uyuşmazlıkların daha hızlı ve az maliyetle
çözülmesini sağlamak da amaçlardan biridir. Bu amaçların taraflara da pozitif bir
biçimde yansıdığı aşikardır.
Bu değişikliğe göre taraflar, belli uyuşmazlıkların çözümünde bir dava şartı olan
arabulucuya başvurmadan dava yoluna gidemeyeceklerdir. Aksi taktirde mahkeme
esasa girmeden davayı usulden reddetmek yoluna gidecektir.
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3’e göre “Kanuna, bireysel veya toplu iş
sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle
açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davacı, arabuluculuk
faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu
tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu
zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık
kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden
reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise
dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem
yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir”.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 3. Maddesine göre “Kanuna, bireysel veya
toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade
talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” İş
hukukunda zorunlu arabuluculuk kapsamına giren davalar uygulamada en çok,
-Kıdem tazminatı alacağından doğan davalar,
-UBGT ücretinden doğan davalar,
-Sendikal tazminattan doğan davalar,
-Fazla mesai ücretinden doğan davalar,
-İhbar tazminatından doğan davalar,
-İşe iade davaları,
-Yıllık izin ücretinden doğan davalar,
-Ücret alacağından doğan davalar
Şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Aksi taktirde arabuluculuğa başvurunun dava şartı
olarak kabul edildiği bu davalarda arabuluculuğa başvuru yapılmadan dava açılması
taktirinde Hukuk Muhakemeleri Kanunun 115. Maddesine göre “Mahkeme, dava şartı
noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı
noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu
süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle
usulden reddeder.”
Arabuluculuk kurumuna ulaşan ve çözüme kavuşturulan uyuşmazlık konularının ilk
sıralamasında işçi-işveren uyuşmazlıkları birinci sıradadır. Diğer yandan Adli İstatistik
verilerine göre 2016 yılında arabuluculuk kurumuna taşınan işçi-işveren
uyuşmazlıklarında anlaşma sağlananların oranı %96,8; anlaşma sağlanamayanların
oranının ise %3,2 olduğu görülmektedir.
Dava şartı olarak arabuluculuk hükümleri 01.01.2018 tarihi itibariyle yürürlüğe
girmiştir (7036/m.38/1-a). Bu süre içerisinde gerek arabulucu bürolarının
düzenlemelere uygun şekilde hazırlık yapmasına imkân sağlanmış olacak ve gerekse
de arabulucu görüşmelerinin ne şekilde sürdürüleceğine dair usuller yönetmelikle
belirlenmiş olacaktır (7036/m.3-22).
Dava şartı olarak arabuluculuk, sadece 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olan işçiler
için değil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla
Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 854 sayılı Deniz İş
Kanunu kapsamındaki gemi adamları için de dava şartı olarak arabuluculuk hükümleri
geçerli olacaktır (7036/m.3/20).
Arabuluculuk faaliyetinin sonucu olarak ise 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununa
göre, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son
tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine
eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son
tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde
davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine
getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden
reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde
herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden
reddine karar verilir.(m.3)”, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk
toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda
toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya
tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu
taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması
sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların
yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. (m.3)”
Arabuluculuk görüşmelerinde tarafların uzlaşması halinde ise, 6325 sayılı Hukuk
Uyuşmazlıklarındaki Arabuluculuk Kanununa göre, Arabuluculuk neticesinde taraflar
uyuşmazlığın çözümü noktasında bir anlaşmaya varmışsa, arabulucu tarafından bu
anlaşmanın tüm unsurları yazılı hale getirilir. Arabuluculuk yasası, tarafların üzerinde
uzlaştığı konuların yer aldığı belgeyi “anlaşma belgesi” olarak adlandırmaktadır.
Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu tarafından
imzalanarak hukuki değer kazanır.
KAYNAKÇA
1-https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1440691
2-http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2018-135-1762