SİGORTA HUKUKU VE ARABULUCULUK
Sigorta hukuku, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmeleri ve bu sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükleri inceleyen, ticaret hukuku kapsamına giren bir özel hukuk dalıdır.
Sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklar da “ticari arabuluculuk” kapsamında değerlendirilir. Bunun sebebi, sigorta hukukuna ilişkin kural ve hükümlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olmasıdır. Bunun sonucu, sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklar hakkında arabuluculuğun, ticari arabuluculuk faaliyetlerine ilişkin kurallara tâbi olmasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk başvurusu yapılması yasal bir zorunluluk haline getirilmiş olup, arabulucuya başvurmadan dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir. İlgili kanun maddesi şu şekildedir: “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” Bu kurala sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklar da dâhildir. Bu anlamda, sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklardaki arabuluculuk faaliyetinin, bu alandaki uyuşmazlıklar sebebiyle açılacak davalar bakımından “dava şartı” haline getirildiğini belirtmeliyiz.
Sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklar, sigorta şirketine açılacak davaları, bu şirketlerden talep edilecek sigorta tazminatlarını, poliçelerden doğan uyuşmazlıkları ve bu hususa ilişkin tespit istemlerini kapsamaktadır. Bu uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari uyuşmazlıklar kapsamında yer almakta olup, zorunlu arabuluculuğa ilişkin hüküm sigorta uyuşmazlıkları sebebiyle açılacak davalar için de geçerlidir. Bu uyuşmazlıkların sigorta hasarından ya da priminden doğmuş olması zorunlu arabuluculuğa başvuru konusunda herhangi bir farkı yoktur. Sonuç olarak bir ticari uyuşmazlık sayılırlar ve zorunlu ticari arabuluculuğun kapsamına girmektedirler.
Sigorta uyuşmazlıklarında ağırlıklı ihtilaf konuları, sigorta sözleşmesi kapsamında hasar tazminat ve prim ödemesi ile sigortacının rücu taleplerinden kaynaklanmaktadır. Bu yönden bakıldığında, sigortacılara yapılan hasar talep sayılarının yüksekliğine karşılık, uyuşmazlığa dönüşme oranının, talep sayısına göre yüzdesel olarak çok küçük nispetlerde kaldığı görülmektedir. Bu sayılar incelendiğinde, sigortacıların büyük oranda tazminat taleplerini bir ihtilafa ve bu suretle yargıya taşımaksızın karşılama; karşı taraflar ile anlaşma gayreti içerisinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda, sigorta mevzuatının sektörde uzlaşma kültürünü ve şirketlerin niyetini destekleyen diğer önemli işaretler, sigortacılık mevzuatı bilgilendirme yönetmeliği kapsamında sigortacıların kurmakla yükümlü oldukları şikâyet çözüm birimleri ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu (SK) m. 30 hükmü ile kabul edilen ve “Ombudsman” sistemini esas alan alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizması, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun varlığıdır. Bu alternatif çözüm mekanizması, kısa sayılabilecek sürede uzlaşma kültüründe önemli bir yer edinmiştir.
Tüm bu yaklaşımlar, arabuluculuk kurumunun da sigorta sektörü için yeni bir uzlaşma mekanizması olarak, kısa zamanda önemli ve anlamlı bir yere sahip olacağına işaret etmektedir. Bu ise karşılıklı olarak gerek arabuluculuk kurumunun yaygınlaşması ve gerekse sigorta sektörünün yeni bir alternatif uyuşmazlık çözüm imkânına kavuşması açısından son derece önemlidir
Sigortacılık faaliyeti alanında doğan uyuşmazlıklarda, uygulamada, yargı ve diğer uyuşmazlık çözüm yollarına başvuru mümkün olmaktadır. Yasal düzenlemeler dikkate alındığında, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1(a) hükmü uyarınca mutlak ticari dava olarak tanımlanan, ticari dava veya tüketici mahkemesi konusu tüketici işlemi kabul edilen sigorta uyuşmazlıklarında arabuluculuk (ihtiyari veya dava şartı olarak), yargı veya diğer uyuşmazlık çözüm yollarına göre değişkenlik göstermektedir.
Bu noktada sigorta alanına özgü bir alternatif uyuşmazlık mekanizması olan Sigorta Tahkim Komisyonundan bahsedilmesi uygun olacaktır. SK m. 30/1 ve ikincil mevzuatı ile sigorta ettiren/sigortalı veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf (sigortacılar veya özel durumlarda Güvence Hesabı) arasında sigorta sözleşmesinden veya Güvence Hesabından faydalanacak kişiler ile Güvence Hesabı arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Sigorta Birliği nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu düzenlenmiştir.
Sigorta tahkim sistemine üye olan sigortacılar ile uyuşmazlığa düşen kişi uyuşmazlık konusu sözleşmede özel bir hüküm olmasa bile tahkim usulünden faydalanabilir. İlgili mevzuat ile zorunlu tutulan sigortalardan (Zorunlu Trafik Sigortası gibi) kaynaklanan uyuşmazlıklar için ise ilgili sigortacı, sigorta tahkim sistemine üye olmasa dahi hak sahipleri bu bölüm hükümlerine göre tahkim usulünden faydalanabilmektedir. Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığının belgelenmiş olması gerekir.
Sigortacılık yapanın başvuru tarihinden itibaren on beş işgünü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir (SK m. 30/13). Mahkemeye ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Tüketici Sorunları Hakem Heyetine intikal etmiş uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Komisyona başvuru yapılmaz (SK m. 30/14). Sigorta tahkim komisyonuna başvuru ücreti ve sonucunda çıkan avukatlık ücreti dahil yargılama giderleri oldukça uygundur. Sigorta tahkim hakemleri, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur.
Hakem kararların itiraza konu edildiği bir üst mercii sigorta itiraz hakemlerinin karar verme süresi ise iki ay olarak öngörülmüştür. Aksi hâlde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. (SK m. 30/16). Bu suretle, uygun maliyet yanında hızlı bir uyuşmazlık çözümüne de imkân sağlanmış olmaktadır. Bu anlamda, uygun maliyetleri ile sigortacılık alanında aracılık kurumuna en büyük alternatif çözüm mekanizması, sigorta tahkim komisyonu olarak gözükmektedir.
Bazı durumlarda dava şartı olarak arabuluculuktan bahsedilemeyecektir; İdari yargının görevli olduğu uyuşmazlıklar, Sigorta Tahkime konu edilen uyuşmazlıklar, İhtiyari Tahkim olarak ifade edilebilecek milli–milletlerarası tahkim, Tüketici Hakem Heyetinin görevli olduğu uyuşmazlıklar. Bunun dışında sigorta uyuşmazlıkları kapsamında, geçici hukuki korumalar, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir ve çekişmesiz yargı işlemleri, arabuluculuktan istisna durumdadır.
Sigorta hukukundan doğan uyuşmazlıklar tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildiği uyuşmazlıklardandır. Yine sigorta uyuşmazlıklarının çok önemli bir kısmının konusu, bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A hükmünde yer alan düzenleme karşısında, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan davalar, tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari dava (TTK m.4/1(a)) sayıldığından ve 610 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda 6 kitap olarak düzenlenen “sigorta kitabı” hükümlerine tabi tüm sigorta türleri, arabuluculuk mevzuatı anlamında, dava öncesi zorunlu arabuluculuk sürecine tabi olacaktır.
KAYNAKÇA
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Sigorta_hukuku
- https://adb.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/1792021150550Arabuluculuk_Sigorta_Hukuku_Dijital%20(1).pdf
- TBB dergisi, sayı 64, “Hukuk uyuşmazlıkları bağlamında Alternatif uyuşmazlık Çözüm yolları ve Özellikle arabuluculuk” Prof. Dr. Süha TANRIVER