KISMİ DAVADA VE BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA ZAMANAŞIMI
Kısmi dava ve belirsiz alacak davası ilk kez 6100 sayılı Kanun ile düzenlenmiş olup ,kısmi davaya 109.madde ,belirsiz alacak davasına 107.madde hükmünde yer verilmiştir. Tamamen ıslah yoluyla dahi belirsiz alacak davasının, kısmi davaya; kısmi davanın belirsiz alacak davasına çevrilmesi mümkün olmadığından makalede ,uygulamada sıklıkla karıştırılan bu iki dava türü ayrıntılı olarak açıklanmış ve bilhassa farkları üzerinde durulmuştur.
BELİRSİZ ALACAK DAVASI
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119.maddesi gereği davacı, dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunu belirtmelidir. Ancak dava tarihinde, talep sonucunda dava değerinin tam olarak belirlenmesinin davacıdan beklenemeyeceği durumlarda geçici(asgari) bir talep sonucu belirtilerek alacak davaya konu edilebilir. Davacının gerekli tüm özeni göstermesine rağmen davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam olarak belirleyebilmesinin mümkün olmadığı hâllerde alacağın dayandığı hukuki ilişki ve asgari bir alacak miktar ya da değeri belirtilmek suretiyle dava açılması mümkündür. Belirsiz alacak davası olarak nitelendirilen bu dava çeşidi ilk kez ,1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. HMK’nun belirsiz alacak davasının düzenlendiği 117. Maddesi hükmünde ;
“Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir .
TBMM madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere belirsiz alacak davası ,hakkı ihlal edilen ya da ihlal tehlikesiyle karşı karşıya kalan kişinin miktarını, tam olarak bilmediği bir alacak için dava açmak zorunda bırakılarak daha sonra talebinden daha fazla bir miktar alacağının olduğu ortaya çıktığında da bunu davayı genişletme yasağı çerçevesinde ileri sürmesi beklenerek hak arama hürriyetinin ihlaline yol açılmasının önlenmesi amacına hizmet eder. Nitekim kural olarak bir davada başlangıçta belirtilen alacak miktarının artırılması iddianın değiştirilmesi yasağına tabidir ancak belirsiz alacak davası açılabilen durumlarda, miktar ya da değerin tespit edildiği anda, alacaklı iddianın genişletilmesi yasağından etkilenmeksizin talebini artırabilecektir. Alacağın belirlenebilir hâle gelmesiyle dava konusu talebin artırılması ,ıslah hakkının kullanılması olarak da değerlendirilemeyecektir. Bu durumun temel nedeni, alacak miktarı yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği ya da imkânsız olduğu durumlarda, talep miktarının tam ve kesin olarak belirlenememesinin davalının ihmalinden kaynaklanmamasıdır. Bu durum usul ekonomisi ilkesine de hizmet etmektedir nitekim davacı, dava sonucunun eksik talep edilen miktarını sınırlama ve yasağa tâbi olmadan ve yeni bir dava ile ileri sürmesi gerekmeden , sadece talepte bulunmak suretiyle isteyebilecektir. Belirsiz alacak davasının en büyük avantajı , geçici (asgari) talep sonucunun kesin talep sonucuna dönüştüğü anda davacının iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilmesidir. Ancak, alacağın belirli hale gelmesi ile ortaya çıkan yeni talep eksik olarak belirtilmişse, bu durumda davacının ihmali söz konusu olduğundan bundan sonra yeni bir arttırma isteğinin iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına yasağa tabi olacağı,bu nedenle 1 defaya mahsus kullanılabilen ıslah müessesine başvurulması gerekeceği açıktır.
BELİRSİZ ALACAK DAVASININ ŞARTLARI
Belirsiz alacak davası açılabilmesi için , her dava çeşidi için mecburi olan hukuki menfaatin varlığı gibi dava şartlarının yanında özellik arz eden bazı şartların da varlığı gerekir .
1-TALEP SONUCUNUN MİKTARININ BELİRLENMESİNİN İMKÂNSIZ VEYA DAVACIDAN BEKLENEMEYECEK OLMASI GEREKİR
Alacağın hangi hallerde belirli olmadığının tespiti sorunu Yargıtay içtihatlarıyla büyük ölçüde aşılmıştır. Alacağın miktarının hâkimin takdirine bağlı olduğu manevi tazminat davaları gibi davalarda, alacağın miktarı veya değerinin belirlenmesinin karşı taraf uhdesinde yer alan bilgi ve belgelerin teminini müteakip mümkün olması durumu ile alacağın miktarının hesaplanmasının uzmanlık gerektirmesi nedeniyle yargılama safhasında bilirkişi raporuna ihtiyaç duyulan durumlarda alacak miktarının tam olarak belirlenmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilmektedir. Ancak bir davada bilirkişi incelemesine gerek duyulması tek başına davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilmesine imkan tanımamaktadır. Bilirkişi raporu öncesinde dava değer ve miktarının belirlenmesinin mümkün olduğu hâllerde belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olmadığı açıktır .Doktrinde ,belirsiz alacak davasının açılması için gerekli imkânsızlık hâlleri üçe ayrılmaktadır: Subjektif imkansızlık ,objektif imkânsızlık ve hukuki imkânsızlık .Objektif imkânsızlık ,zararın veya etkilerinin devam etmesi nedeniyle davacının zararın sonuçlarını tam olarak öngörmesinin mümkün olmaması gereği talebini tam olarak belirlemesinin kendisinden beklenemeyeceği hâllerde söz konusu olmaktadır .Subjektif imkânsızlık hâlinde ise davacı, alacak miktarının tam olarak tespitini mümkün kılacak bilgi ve belgelere sahip değildir .Söz konusu bilgi ve belgelerin davalı ya da üçüncü kişiler uhdesinde bulunması nedeniyle davacıdan alacağın miktarını tam ve kesin olarak tespit etmesi beklenemeyecektir. Hukuki imkânsızlık ise, nafaka davası gibi alacak miktarının belirlenmesinin hâkimin takdirine bırakıldığı nafaka davası ortaya çıkar .
2-ALACAKLI DAVA DİLEKÇESİNDE HUKUKİ İLİŞKİYİ SOMUT OLARAK ORTAYA KOYMALI, DAVA KONUSUNU VE TESPİT EDEBİLDİĞİ ÖLÇÜDE ASGARÎ ALACAK MİKTARINI GÖSTERMELİDİR
HMK ‘nun madde 119/1 hükmü gereğince dava dilekçesinde dava konusu , dava değeri ,açık bir şekilde talep sonucunun belirtilmesi gerekir.Alacağın tümünü tam ve kesin olarak belirlemesi mümkün olmayan davacı,tespit edebildiği dava değerini davayı açarken belirtmek zorundadır. Davacının davayı açtığı esnada alacağın miktarına ilişkin tespit edebildiği bu asgari değer , doktrinde geçici talep sonucu olarak isimlendirilmektedir. Belirsiz alacak davasında alacağın miktarı ve üst sınırı belirsiz olup talebin dayanağını olan vakıalar belirsiz olmadığından bu vakıaların dava dilekçesinde açıkça belirtmesi ve bunlara ilişkin delillerin sunulması gerekir.
3-ALACAK BİR PARA ALACAĞI OLMALIDIR
Belirsiz alacak davasının bir eda davası olması nedeniyle hem para alacakları hem de para alacağı dışındaki alacakların bu davaya konu olabileceğini savunan bir görüş mevcut olmakla birlikte doktrindeki baskın görüş ve bazı Yargıtay kararlarında belirsiz alacak davasının para alacaklarının oluşturduğu ve konusu para alacağı olmayan eda davaları için belirsiz alacak davası açılamayacağını vurgulamaktadır.
Belirsiz alacak davasının şartlarının gerçekleşmemesi hâlinde açılan belirsiz alacak davasının akıbeti mevzuatımızda düzenlenmemiş olup bu husus doktrinde tartışmalıdır. bir görüşe göre,
hukuki yarar eksikliği giderilebilecek bir dava şartı olmadığından ve bu eksikliğin mahkemenin
davacıya süre verilmesi ile tamamlanması mümkün olmadığından mahkemenin davayı usulden reddetmesi gerekirken ;bir başka görüşe göre HMK ‘nun 115-2 hükmü gereği dava reddedilmeyip eksiklerin tamamlanması için davacıya süre verilmelidir.
KISMİ DAVA
Kısmi dava ile davacı ,aynı hukuki ilişkiden doğan , bölünebilir nitelikteki alacak veya hakkının sadece bir kısmını dava yoluyla talep etmektedir. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir nitelikte olması gerekir. Davacının, farklı hukuki ilişkiler nedeniyle aynı davalıdan ,talep edebileceği birden fazla alacak veya hakkın bir veya birkaçını talep ederek açtığı dava ,davaların yığılması niteliğindedir ve kısmi dava ile karıştırılmamalıdır. Davanın kısmı dava olarak nitelendirilebilmesi için , bölünebilir nitelikte talep konusu aynı hukuki ilişkiden kaynaklanmalı ve alacak muaccel olmalı , bu alacağın tamamı değil yalnızca bir kısmı dava ile talep edilmelidir. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmı davada dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasına ilişkin bir kayda yer verilmemiş olması, dava dışı tutulan kısımdan feragat edildiği anlamına gelmez. Davacı, dava dışı tuttuğu kısmı ıslah yoluyla talep edebileceği gibi bu kısım için ek dava da açılabilir. Ek dava açılması hâlinde davanın tarafları ve dava sebepleri aynı olsa da dava konusu alacak farklı olduğundan derdestlik nedeniyle davanın reddi de söz konusu olmayacaktır. Yargıtay’a göre kısmi davanın tamamen esastan reddine karar verilmiş ve karar şekli anlamda kesinleşmişse bu karar , alacağın kaynaklandığı hukuki ilişkinin yokluğu anlamına gelecektir ve bu husus talep edilmeyen kısım bakımından da kesin hüküm teşkil edeceğinden açılan ek davanın reddi gerekir. Davayı genişletme ve değiştirme yasağının istisnalarından biri olan ıslah kurumu hem davacı hem de davalı taraf bakımından her davada ancak bir kez başvurulabilen bir yoldur. Islah, davanın tamamen ıslahı ve kısmen ıslahı olmak üzere ikiye ayrılır .Tamamen ıslah sadece davacı tarafından başvurulabilen usuli çaredir ve davanın değiştirilmesi niteliği taşır . Kısmî davada dava konusu edilmemiş olan alacak kısmının dava devam ederken aynı davada talep edilmesi kısmi ıslah yoluna başvurulması ile mümkündür. Kısmı ıslah , hem davacı hem de davalı tarafından başvurulabilir bir yol olup , kısmi ıslahta o safhaya kadar yapılmış olan usûl işlemleri geçerliliğini korur.
Kısmı dava ,HMK’nın 109.maddesinde düzenlenmiş olup madde hükmünde ;
“Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” ifadelerine yer verilmiştir.
Davanın kısmi dava olduğunun kabulü için bunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasına gerek yoktur. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğunun anlaşılıyor olması yeterlidir. Ayrıca ,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2023/485 Esas ; 2023/971 sayılı kararı gereğince istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterlidir.
BELİRSİZ ALACAK DAVASI VE KISMİ DAVANIN FARKLARI
1-Kısmi davada dava açıldığı esnada dava değeri belli iken belirsiz alacak davasında dava açıldığı sırada dava değeri belirsiz olup davacı tarafından gösterilen değer geçicidir ve dava sonunda alacağın tamamına hükmedilmesi gerekir .
2-Kısmi davada dava değerinin artırılması ancak ıslah ile mümkünken ,belirsiz alacak davasında dava konusu alacak miktarının artırılması bir defaya mahsus olmak üzere, davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olmayıp ıslah hakkının kullanılması niteliği taşımaz .
3- Kısmi davada ıslahla artırılan miktar için faiz, ıslah tarihinden itibaren işlemeye başlarken belirsiz alacak davasında alacağın sonradan artırılan miktarı için işleyecek faizin başlangıç tarihi varsa borçlunun temerrüt tarihi ,böyle bir tarihin söz konusu olmadığı durumlarda dava tarihidir.
4-Kısmi dava açılabilmesi için bütün alacağın aynı hukuki ilişkiden kaynaklanıyor olması ve dava konusu alacağın bölünebilir nitelikte olması gerekir.
5-Belirsiz alacak davası açılabilmesi için alacağın bir para alacağı olması gerekirken kısmi dava için böyle bir şart yoktur.
6-Belirsiz alacak davası istisnai nitelikte bir dava olduğundan belirsiz alacak davası açan taraf bunu açıkça belirtmelidir ancak açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasına gerek yoktur. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğunun anlaşılıyor olması yeterlidir. Ayrıca ,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2023/485 Esas ; 2023/971 sayılı kararı gereğince istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için y0eterlidir.
7- Kısmi davada ise sadece kısmi davada talep edilen kısım için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilirken belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca davaya konu geçici talep miktarı için değil, sonradan artırılacak olan tutar da dahil tüm alacak için hak düşürücü süre ve zamanaşımı kesilecektir.
BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı; alacak hakkının kanunda düzenlenmiş süreler içerisinde kullanılmaması nedeniyle, borcu eksik borca dönüştüren ve borçlunun borcunu ödemekten kaçınabilmesini sağlayan hukuki müessesedir. Zamanaşımına uğramış alacak veya hak için ,borçlu tarafından zamanaşımı definin ileri sürülmesi ile alacağın dava yoluyla elde edilmesinin önüne geçilebilmektedir. Zamanaşımı müessesi ; alacaklının alacak talebini süreci içinde yapması sağlanarak alacağın sürüncemede kalmanın önlenmesi , borçlunun süreyle sınırlanmaksızın alacağın tahsilinin kendisinden talep edilebileceği baskısı altında tutulması ve alacaklının alacak hakkını kötü niyetle kullanmasının engellenmesi gibi amaçlarla düzenlenmiştir. 6098sayılı TBK m.146.madde hükmü gereğince Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/2.maddesi hükmünde; ”Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Belirsiz alacak davası ile , alacağın dava dilekçesinde belirtilen asgari kısmı( geçici talep sonucu) kadarı için değil, alacağın tamamı için zamanaşımı kesilecektir. Nitekim belirsiz alacak davası, hak arama hürriyetinin sağlanması gayesiyle öngörülmüş bir müessese olup, zamanaşımının alacağın tamamı için kesilmesi de bu durumun bir sonucudur. Belirsiz alacak davasında, her ne kadar asgari bir bedel belirtilerek dava açılmaktaysa da sonradan belirgin hale gelecek olan alacağın tamamı davanın başında talep edildiği kabul edildiğinden , dava ile tüm alacak bakımından zamanaşımı kesilecektir.
Kısmi dava açılması halinde ise alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilir, dava konusu edilmeyen bölüm içinse zamanaşımı işlemeye devam eder. Bu durum ,kısmi dava ile davacı açısından tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün talep edilebilir ve muaccel alacağın tümünün değil, bir kısmının dava edilmesinin doğal bir sonucudur.
SONUÇ
Belirsiz alacak davası ,davacının gerekli tüm özeni göstermesine rağmen davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değerini tam olarak belirleyebilmesinin mümkün olmadığı hâllerde alacağın dayandığı hukuki ilişki ve asgari bir alacak miktar ya da değeri belirtilmek suretiyle açılan davadır. Belirsiz alacak davası ile , alacağın dava dilekçesinde belirtilen asgari kısmı( geçici talep sonucu) kadarı için değil, alacağın tamamı için zamanaşımı kesilecektir. Nitekim belirsiz alacak davası, hak arama hürriyetinin sağlanması gayesiyle öngörülmüş istisnai bir müessese olup, zamanaşımının alacağın tamamı için kesilmesi de bu durumun bir sonucudur.
Kısmi dava ile davacı ,aynı hukuki ilişkiden doğan , bölünebilir nitelikteki alacak veya hakkının sadece bir kısmını dava yoluyla talep etmektedir. Kısmi davada alacak kesin ve net olarak belirlenebilir niteliktedir ve davacının muaccel olan alacağının tamamını değil bir kısmını dava etmesi söz konusudur. İşbu nedenle kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zamanaşımı kesilecek, dava konusu edilmeyen bölüm içinse zamanaşımı işlemeye devam edecektir.
KAYNAKÇA
BASIM,Aybüke ; “Kısmi Dava, Belirsiz Alacak Davası Ve Manevi Tazminat Taleplerinin Bu Davalara Konu Olup Olamayacağı Sorunu” ,Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) 2016: 2685-2723
KORKMAZ,Erken ; “İş Hukukunda Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Dava”, Ankara Barosu Dergisi, 2016/1
ASLAN ,Kudret ; AKYOL ASLAN ,Leyla ;KİRAZ,Özgür ;” Koşulları Oluşmadan Açılan Belirsiz Alacak Davasında Mahkemece Verilecek Karar”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 975-1024 (Basım Yılı: 2015)
KARAMERCAN,İnci ; “Yargıtay İçtihatları Işığında İş Yargılamasında Belirsiz Alacak Davası”, D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan, C. 19, Özel Sayı-2017, s. 2507-2550